Avrupa Birliği Parlamentosu geçtiğimiz günlerde onarım hakkı yasalarının güçlendirilmesi lehinde oy kullandı. Avrupa Konseyi ve Parlamento, belirli onarım hakkı mevzuatı üzerinde bir ön anlaşmaya vardı. Önemli hükümlerden biri ise satıcıların, ürünün garanti kapsamında onarılmasından sonra garanti süresini 12 ay uzatması gerektiği oldu. Ancak Avrupa Birliği üye ülkeleri bu ek garanti süresini daha da uzatmayı tercih edebilir.
Şu anda Avrupa, ürünlere iki yıllık garanti sunuyor. Bu yeni hüküm, insanları telefonlarını ve cihazlarını tamir etmeye teşvik ederek onlara en az bir yıl daha gönül rahatlığı sağlayacak. Mevzuatta bunun dışında önemli hükümler de var. AB’nin önerdiği bu mevzuat, tüketicilerin elektronik cihazlarının tamirini kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Üreticilerin web sitelerinde yedek parçalar hakkında bilgi vermeleri ve bu parçaları makul bir fiyatla tamircilerin kullanımına sunmaları gerekecek. Bu da tamircilerin gerekli bileşenlere kolayca erişmesini sağlayacak. Aynı zamanda üreticilerin bağımsız tamircilerin ikinci el veya 3D baskılı yedek parça kullanmasını engellemesine izin verilmeyecek. Bu özellikle önemlidir çünkü Apple gibi şirketler bağımsız tamir mağazalarının ikinci el parça kullanmasını zorlaştırmıştı.
Onarımın ücretsiz olmadığı durumlarda onarımı makul sürede ve makul bir maliyetle yapmakla yükümlü olacaklar. Ancak tüketiciler, bir ürünün garanti süresi içinde arızalanması durumunda onarım veya değiştirme arasında seçim yapabilecekler. Küçük onarım işletmelerine yönelik standartlaştırılmış bir onarım bilgi formu oluşturulacak. Bu form tüketicilere ücretsiz olarak sunulacak ancak tamirciler teşhis hizmetleri için ücret talep edebilecekler.
Avrupa Birliği ve üye devletlerinde mevcut olan farklı onarım hizmetlerini listeleyen çevrimiçi bir onarım platformu oluşturulacak. Bu platform tüketicilerin uygun onarım seçeneklerini bulmalarına yardımcı olacak. Genel olarak bu mevzuat, Avrupa’da elektronik cihazların onarım sürecini basitleştirmeyi ve kolaylaştırmayı amaçlıyor. Apple gibi şirketlerin yasal baskı olmadan uygulamalarını değiştirmesi pek mümkün olmadığından, AB dışındaki diğer pazarların da benzer önlemleri benimseyeceği umuluyor.